27 Haziran 2014 Cuma

teee koreden geldim, atmayım mı iki göbecik?



ya bunu yazmadan bana uyku yok bu akşam... Bizim ufaklıklar (ufaklıklar tabe... bir sene oldu geleli... baktım büyüttüm besledim o kadar, ne lazımsa öğrettim, anne diye peşimde geziyolar kazık kadar adamlar) mesaj atmışlar... eda yetiş, yanımızdaki kızın nişanı var yarın akşam 7de alıyoruz seni, ne almak lazım bu kıza diye... lan ben ne bileyim daha önce hiç nişanlanmadım dedim, haliyle... bi de beni niye götürüyosunuz abi zaten tüm akranlarım evlenmek için bu yazı buldu, her haftasonu bi düğün fenalardayım... çeyrek takıyosun bide burun kıvırıyolar... len ben hepinizle nasıl başa çıkayım. Bir hatun kişinin bu tarz organizasyonlara gelmesi kaça maal oluyo biliyo musunuz? kısmetse asistanı da evercez yaz sonu, daha şimdiden önceki elbiselerle olmaz yalnız diyo... lan olum sana ne, sen hatuna gelinlik düşün ben mi evlencem... bırak giyeyim gönlüme göre... öyle toplayıp saçı da gidemezmişim... Ben anladım topluca beni batırcaklar bu sene... 

efenim giyindik süslendik (allahtan çok tanımıyorum da çektim üniformayı üstüme) buluştuk. Bi baktım ki sadece chan... shin'in ailesinden biri rahatsızlanmış apar topar koreye gidiyormuş. ehh eyi madem... düştük yollara...




tiplere bak. ölcek ya heyecandan... ilk kez böyle bi organizasyona dahil oluyo tabi... Benim koredeyken düğüne gidi hanbook giymişliğim vardı. Sıramı savdım tabi:D


Dedim ki tam 7de gitmeyelim sanki gelin benmişim gibi... az bi geç gidelim herkes gelir, organizasyon başlar... yok tutamadık adamı... gidelim de gidelim... 1 saat insanlar gelsin diye beklerken manzarasal çalışmalarımdan biri tabii... vallaha sakal bırakcam, yeminle...böyle olmuyo çünkü...

neyse bu arada 2 saat boyunca bu kıza ne hediye etcez ne takcaz muhabbeti sürdü de sürdü... 
-çiçek yaptıralım?
hadeee çiçekçi buluyoruz. Taze deil...ımmmm rengini beğenmedim...hımmm hepsi tomurcuk gül olsun...
-iyi tamam olsun, şu kadar para
-|\}][{½$#£1şrkgyufıhojepkerlg 

- o zaman altın takalım? böyle bi çeyrek falan?
-hımmm olmaz o...patron adamız, zengin göstermeli
- beşi bi yerde tak o zaman- bak kaç para...
-aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa



en sonunda törenler eşliğinde ikna oldu ki nişanda bişi alınmaz- bişi takılmaz, para takcaz:D 

Korede bizdeki gibi öyle göstere göstere takı vs takmıyosun. Gönlünden geçeni zarfa koyup-nakit- veriyosun... hemen düğün bitmeden sayıyolar.(bu aşama biraz çirkin tabi ben şahit olmuştum da yani hoş değil)


bu da efenim oturmaya mı geldikden 2 dk falan önce...

dedik ki bizim milletin bir göbek atışını, bi yeri geldiğinde 98 saat süren halayını da görsün... 
Dans etmeyi severmisin dedi, yok dedim saol almayım ben, yaşım geçti... iyi dedi... ben orda anlamalıydım başıma gelcekleri... 

öyle hafiften angara yöreleri başladı... hadi gel dedik iki gör öğren...


tutabilene aşk olsun.


yok anam durduramadık...

başlarda böyle efendi efendi taklit ediyordu...



sonra tanımadığı adamları arasına kaynadı...


sonra hatunlarla...


sonra zaten en son davulcuyla görüldü...

hiç alkol almamıştı. 
Bu kafaya kaç saniyede ve nasıl ulaştı bilmiyoruz.

apar topar nasıl paket yapıp eve getirdik onu da tam bilemiyoruz...

:D





12 Haziran 2014 Perşembe

Bak bu çocuk selfie çekmesin...

Hemen kısacık yazayım da gülün... zira asırlardır blog yazmamışım... daha doğrusu ben yazdım da hiç paylaşmadım yazdıklarımı hep yarım...

**hala koredeki son 10 günümü (ki son 5 gün epey hızlıydı) yazmış değilim...

geçenlerde bolca yabancı cast olacak bi reklam çekeceğiz... chan'a kakaotalktan yazdım belki bi ihtiyacım olur çekime lazım olursun dedim... anam 2 dk içinde 20 foto.. 20 adet chan'lı selfie... Aman allahım ben ne yaptım diye düşünmedim değil... Adamın hayallerini  gerçekleştirme fırsatı vermişim de haberim yok... senelerdir bunun için hazırlanmış... tabi ki paylaşmayacağım fotoları zira nasıl hızlı sildim ben bile bilmiyorum telefondan. Overdose chan oldum bi an... çekimi yaptık şükür evine gönderdik ama 20 gündür görüşmüyorum valla anladınız siz:D


2 Mart 2014 Pazar

Kutlu Doğum Haftası

***bu yazıyı aralıkta paylaşmam lazımdı ama bu gün ancak paylaşabildim***


ve son ki üç dört derken kazık kadar oldum geldim 28 yaşına... Her kadının normal seyri olduğu gibi benim için de 28 yaş yaklaşık bir 4 sene sürecek... Şimdiden herkese sabır selamet diliyorum,,,

ayın 11'i kimlikteki 15'i gerçek doğum günüm... Bir nüfus müdürlüğü çalışı tarafından gazaba uğramış zamanında doğum günüm ,ama süper kullanışlı bir etkinliğe dönüştüğü de bir gerçek...

11-14 arası bol arkadaş görüşmeleri küçük pastacıklarla geçen günlerin ardından, bir kırgınlık var bende deyip evde oturmuştum ki 14'ü gecesi kuzenimle sevgilisi çıktı geldi...Ellerinde kargacık burgacık çizikli çubuklu bir pasta...

vay arkadaş ne güldüm,,, hiç korece yazılmaya çalışılan çakma çince bir pastam olmamıştı... Bu gözler neler görüyor yaww her gün:D:D:D


Bu pastaya o güzel korecesiyle eşlik eden pastacı amcanın videosu da var aslında ama paylaşmadı kuzenim henüz... Ne yazıyorsun diyorlar, - doğum günü işte kutlu olsun diyor!!! nasıl da kendinden emin tatlım benim yaaa... Memleketim insanı....



İki dk.lık hoşbeş sonrasında kendini  PES organizasyonuna bıraktı tabi... Yani ne olur ki iki adam bir araya gelince???


15'inde  için shin ve chon'la buluşmak istedim. Sonuçta burda ailelerinde uzak takılıyorlar... bir araya gelelim istedim. Hayır özlüyorum falan da böyle bir garip görmeyince... baya alıştım,,, geri döndüklerinde ne yaparım acaba:( bize hiç benzemiyor olmalarını da ayrı bi seviyorum zaten... bir sakinlik bir huzur böyle... 


ajumma yemek konusunda pek başarılı sayılmaz ama birbirimizi çok severiz :D Gerçi çok eleştirmek de yersiz korede yetişen sebze ile, soslarla, etle burdaki aynı değil yani... böyle bir benzerlik aramak bile saçma... elinden geldiğince iyi yapıyor ki çok da acayip kimchi yapar...  her seferinde de 1kilo hediye eder bana- tekrar gelene kadar yeter bu sana diye:D



 ben bu telefonların ön kamerası olayını sevemedim gitti... tabak gibi çıkıyor falan geniş açıyla ablak buluyorum şahsen...ama canımm yaaa chon - kendine güveni tam :D










böyle bir gün işte... yazayım da anı kalsın istedim zaten baya bir gevşedim blog yazma işinde... baya senede bir falan yazıyorum bu ne hal... kızdım kendime:D


  

21 Ekim 2013 Pazartesi

Korecanlarla yediğimiz içtiğimiz bizim...


 yaklaşık olarak 10 gün önce bir mesaj aldım. Chon biz sana yemeğe gelecez dedi... Aaaa şok şok şok... Çünkü onları evden çıkarmak biraz imkansız. Üstüne bir şok daha, bayram tatili için Bulgaristan'a gideceklermiş, dönüşünde bize geleceklermiş... Allah allah sebep? demeden duramadım - kumar oynıcanız demi itler sizi-  neyse çok özlemişler domuz eti yemeyi falan o şekil... Ben böyle lafları yermiyim yaww...

Neyse gezdik tozduk, herkes evine döndü... Ve serüven başladı...
Cuma gecesi; hyun jin'e msj attım hacı bu çocuklar ne yer ne içer- yöresel bir ip ucu alayım- şeklide...
at gibiler ne bulsa yerler, hiç bişeye alerjileri yok... ddukboggi yap istersen dedi...
Cumartesi; koştum gittim ajummanın dükkana... Sen bana bi kimchi kat bakalım oğlanlar gelcek yemeğe dedim. Bir de bu ddukboggi ye ne katayım? tarif etti ki bende zaten malzemeler vardı... Korelerden taşıdım getirdirdim o kadar.

Ama asıl menü bu değil tabi ki... Bunlar süprizleri...

bir karnıyarık yaptım ki offf... Türk mutfağında kimse elime su dökemez zira:D


Yanına da salata- ama hint mutfağından. kıtır lavaştan salata kasesi ile...



Üzerine de adet yerini bulsun diye biraz kurban eti...


ortaya böyle bir sofra çıktı ki, çok genç kendini bu uğurda feda etti... Arkadaşlarım bu yemeklerden tadabilmek için birbirlerini parçalarlar:D
hee yaprak sarmaya da dikkat çekeyim, baş köşede ona da yer verdik tabi...


Efsane bir pirinç pilavı... ve de cacık... çok da özendirmemek için detaylara girmiyorum şaheseriminn...


gelelim ddukboggi olaylarına... Pek tarif vermem kimselere ben ama bunun tarifini vereyim, hem basit hem de deneysel zaten:D
2 tane taze soğan
çok çok az lahana 
ve 1 tane havuç rendesi
sadece tadı geçsin diye zaten bunlar sebze suyu kafası.
Az yağda kavuruyorsun.


sonra üstüne 2 kaşık kadar azıcık tuzlu biraz tatlı ama zehir gibi de acı olan bu kore güzeli salçadan...



biraz su ve dduk ları da atıp 10 dk kadar kaynatıyorsun... Biraz da toz şeker!!! bir tatlı kaşığı kadar ama salçaya göre de orantılı olması lazım.



sonra da gözlerinden yaşlar dökülmek suretiyle yiyorsun:D:D:D

Neyse asıl sonraki bombaya gelin siz.. Ben böyle şaheserler donatırken, Shin beyim kendini iyi hissetmiyormuş, gelemedi... Ulen haber etsene sabahtan dünyanın yemeğini yapmışım... Yaa aslında hamlık olmuş kısaca da neyse... Önce çok kızdım ama kıyamadım sonra eve gönderdim yemeğini... Biz ne bilelim bu kadar yemekler yapacağını günlük bişeyler pişirirsin sandık dediler.
Yaaa tatlım sizin orda nasıl oluyor bilemem de burası İstanbul... Biraz özenilir ki ben zaten her gün olmasa da bunları yapıyorum yemek için, ekstrem değil yani:D
Chon'un afedersiniz kıçı düştü masayı görünce... Hele yemeye başlayınca:D:D:D Saray mutfağı bu oğlum boru mu, senden önce de Kanuni yedi bu karnıyarık'tan:D off ne güldük yaa...  Koreye gidip bir restoran açsak, karnıyarık falan yapsan sen de böyle satsak çok para kazanırız hee dedi... yemezler ben her gün yemek yapamam hacı, evde bile 2 ayda bir falan yapıyorum, ben o hanımlardan değilim :D


İş yerinde yazılan blog bu kadar olur, baya sonunu bağlayamadım:D Neyse...

Offf kasımda koreye gitceklermiş., Çok kıskandım:(((





9 Ekim 2013 Çarşamba

Korecanlar in the house...

Öncelikle belirtmek isterim ki uzun uzun upuzun zamandan sonra bloga geri dönüş yapma vesilem bir önceki reklam banneri... yani tamamen duygusal... şaka lan şaka...ama meslek reklamcılık olunca ilgimi de çekmedi değil  :D:D:D Yani ayrıca bana sen gönder bakiim üç beş uçak bileti ben daha güzel reklamını yaparım sevgili reklam veren, böyle yavan olmuş bence ---- uppsss yine birinin işine karıştım----

Gezi olaylarından sonra yazmaya biraz üşenir oldum açıkçası millet can derdindeyken yersiz bir meşgale gibi geldi. Sonrasında iş güç... bol uykusuz geceler... hımm kendimi biraz da spora kaptırmış ve mayıstan bu yana sekiz kilocuk vermiş olabilirim :D:D:D Velhasılı kore maceralarım ki hala son 15 günü yazmadım notlar halinde duruyor, bir şekilde kendi gündemimden de düştü... Ama size son birkaç ayda İstanbul'a elen korecanlarımın maceralarını yazayım... daha eğlenceli... Shin ve chon ile seul'deyken tanıştım. İş için geleceklerdi istanbul'a... ve o kadar da şanslılardı ki benimle tanıştılar... Kısmetse 5 sene kadar da istanbul'da kalacaklar iş gereği... Gerçi geri dönecekmiş gibi de durmuyorlar ya neyse... Bu beyzadelerle ben istanbul'a döndükten sonra da kakaotalk üzerinden muhabbet etmeye devam ettik... ha geldiler ha gelcekler derken nihayet 1 temmuzda vardılar. Tabi jetlag mağduru olarak 22 saat kadar kendilerine ulaşma şansımız olamadı ya neyse... buluşur buluşmaz soluğu Meyhanede aldık... Koredeyken az soju az maggolli devirmedik birlikte... borcumuzu ödeyelim:D
Rakı içmeyi pek sevmediler, bira yok mu yaww burda diye hemen bi yakındılar ama öyle adanaları urfaları nam nam miğdeye de indirdiler... Bir an ne hesap gelir ulenn diye düşünmedim değil, ama Allahtan yanınızda bir koreli bey varsa (bey dedim dikkat çekerim baya centilmenler) eliniz cebinize gitmiyor bile hiç... Ohh ne güzel:D





Rakıyı da şaraba katmaz mıyız dedik hemen aldık soluğu bir ertesi gün taksimde... Olaylar tam gaz devam bu arada... Köşe bucak kaçırdım tabi garibanlar gaza mağruz kalmasınlar diye...Neyse, bir güzel gecelere aktık gerçi ben biraz yaşlı kalıyorum artık taksim gecelerine ama onlar hayatlarından memnun...
Gariptir içerken hiç konuşmuyorlar... Korede de böyleymiş. Biz bir araya gelir sohbet ederiz yanında içki içeriz... Bu kardeşlerimiz içki içmek için bir araya geliyorlar ve önemli olmadıkça da muhabbet etmiyorlar içerken... Konsantre bir sarhoşluk onlarınki :D

Eeee tabi gün geçmiyor ki buluşup gezmeyelim ama bir an önce resmi işlemlerin başlaması lazım ev vs tutmaları lazım....Gittik ramyon falan aldık birlikte doymuyorlarmış bizim yemeklerle... Porsiyonlar az geliyo tabi... Onlarda bir yemek istiyorsun koca bir masa geliyor, İstanbul'daysa bir tabağa en iyi yerde 5 köfte düşüyor... Anam ne mutlu oldular yaaa:D sanırsın bir dolu sandık altın buldular ...ah annem bir durun daha neler yedircem size ben...


Turistlik gezilerimiz sultanahmet'te de devam ediyor tabi... Bir yandan Ramazan... Önce bir yeryüzü sofraları yaptık Gezi'de ordan da ver elini sultanahmet...Her yer 11de kapanır olmuş, nasıl bir turistlik yer anlamadım... Her şey çığırından çıkmış zaten...





Bu kankalar bana dediler ki böyle gezmek tozmak iyi güzel ama bizim resmi işlere bakmamız lazım. Seni de bununla meşgul etmek istemeyiz. Bizim Koreli tanıdıklarımız var yardımcı olacaklar vs. seni ararız sonra... Peki dedim, tabi biraz sinir de olmuştum... elimden oyuncağım alınmıştı, ama sonuçta biz 35 yaşında insanlarız başımıza ne gelebilir ki... kendimiz idare edebiliriz demişlerdi bir kere...
Ehhhh aradan 1 hafta geçmedi bir telefon, eda yetiş yandık bittik ev tutacaktık beceremedik, galiba dolandırılıyoruz... Hacım yaş kaçtı sizin demedim tabi,,, olur o kadar sonuçta burası İSTANBUL :D
Duruma müdahele ettik tabi hemen. Ev bulduk yeniden Mashattından... Çünkü onların staylasıymış bu. Asla taviz vermedi chon bey staylasından. Elimde terlik ensesine vurmamak için zor tutuyordum kendimi bir ara...  


Öyle böyle derken evimizin şerefine hemen gittik ajummanın dükkana içmeye... Önceleri çok sıkılıyordum birşey yiyip içerken onlarla çünkü hiç bir şey ödetmiyorlardı... Sonra arsızlaştım ben de tabi, dünyaları yemiş içmiş olabilirim...


Temizlik sonrası Shin...


Bir tabağımız bile yok anlıyor musun???



Offf ne yorgunluk ya taşınmak... Sadece evrak işleri bile kabus ki, dünyanın en dallama ev sahibine sahip olabilirler bence... bir de eşya temizlik vs cabası... yemek yerken falan kafamızı kaldıramaz olmuştuk. 


Kamyoncu abilerin de hastasıyım bu arada... Netler hayata karşı...




Bunlar da chon ve shin'in bana teşekkür mahiyetli hediyeleri... Edacım ayak numaran nedir ev için sana da terlik alcaz dediler... Ben tabi ne bileyim; yalnız terlikte bir numara küçük giyiyorum falan diye saçmalıyorum... neyse Allah'tan tam geldi :D hala her gören pek bir beğenir efenim zevkli çocuklar :D 

*** Bunu çekmemizin nedeni bu maggollinin adı. wolee gibi bir okunuşu var ve bu bir kadın ismi. Maggollinin üretim yerinde yaşayan ve pirinçten böyle bir içki yapılacağını iddia eden kadının adını vermişler güya... Güya diyorum çünkü ne kadar doğru bir bilgi olduğu tartışılır... Neyse asıl mevzu şu, bu hatun kişi fazla sosyal ve iş bitirici olmakla birlikte bir yandan da fazla buyurtkanmış...  Gözlerimde o kadını görmüşler... Neeee hiç hayatınızda bir prodüskiyon amiri görmediniz mi çok normal!!! O kadını da kendime asistan alcam arayın gelsin!!!



Bu da evi temizledikten sonraki kutlamamız. İki durup bir içiyorduk zaten... tüm yaz kafam kıyak gezdim resmen...


Dut gibi sarhoşum yaa... kim bilir neyi kutluyorduk ki...


İkea' daki tüm yatakların üzerine atlandı... Her biri en zor şartlara maruz bırakıldı tarafımdan... 



Eşyalarımızı da aldık ve tabi ki bunu da kutladık... içerek...





Bunu da bana chon gönderdi... Çocukluğum olabilirmiş ya da çocuğum... Aksi mümkün değil ki zaten...


 Tabi yine bir gezmeler tozmalar... Ve içmeler... Oturma iznini aldığımız gün...



Banka hesabı açtırmış olmanın verdiği eşsiz gurur. Bizim için 5 dklık olaylar yabancı oldukları için o kadar zor ve zahmetliydi ki... gel de kutlama... Ayrıca ben bu kadar yiyip içerek nasıl kilo vermişim o da ilginç.


Hep ben mi yardım edicem. Bir çekimde Korecanlara ihtiyacım oldu... Koştu geldiler hemen... Senaryo çalışmalarına bak yaaa :D Kullanmadık o ayrı... Kimsenin gözünün yaşına bakmayız bazen...


                                                       Her gün 10 kelime çalıştık.


Özellikle bu ramyon'u aramıştık. Sebebi de belli Shin's cup:D

Velhasıl tüm yaz boyunca yine kore içerikli bir zaman geçirdim diyebilirim. En son zaten yeter lan benim bir işim bir hayatım var. Bir müddet görüşmeyelim dedim zira kazık kadar adamlar bana omma/ anne demeye başlamıştı... 

Ayy dur son bir annelik görevimi de yapayım... Kızlar eli yüzü düzgün, hali vakti yerinde, eli ekmek tutan (zenginler lan) iki koreli oğlum var. Shin 37 yaşında ve galiba 1.85 boyunda, Chon da 35 yaşında 1,75 vardır, öyle kısa falan değil haaa... Bu gencecik ? evlatlarıma hayırlı bir kısmet arıyorum, duyurulur... Hadi beni Esra Erol'a muhtaç etmeyin canlarım...