Öncelikle belirtmek isterim ki uzun uzun upuzun zamandan sonra bloga geri dönüş yapma vesilem bir önceki reklam banneri... yani tamamen duygusal... şaka lan şaka...ama meslek reklamcılık olunca ilgimi de çekmedi değil :D:D:D Yani ayrıca bana sen gönder bakiim üç beş uçak bileti ben daha güzel reklamını yaparım sevgili reklam veren, böyle yavan olmuş bence ---- uppsss yine birinin işine karıştım----
Gezi olaylarından sonra yazmaya biraz üşenir oldum açıkçası millet can derdindeyken yersiz bir meşgale gibi geldi. Sonrasında iş güç... bol uykusuz geceler... hımm kendimi biraz da spora kaptırmış ve mayıstan bu yana sekiz kilocuk vermiş olabilirim :D:D:D Velhasılı kore maceralarım ki hala son 15 günü yazmadım notlar halinde duruyor, bir şekilde kendi gündemimden de düştü... Ama size son birkaç ayda İstanbul'a elen korecanlarımın maceralarını yazayım... daha eğlenceli... Shin ve chon ile seul'deyken tanıştım. İş için geleceklerdi istanbul'a... ve o kadar da şanslılardı ki benimle tanıştılar... Kısmetse 5 sene kadar da istanbul'da kalacaklar iş gereği... Gerçi geri dönecekmiş gibi de durmuyorlar ya neyse... Bu beyzadelerle ben istanbul'a döndükten sonra da kakaotalk üzerinden muhabbet etmeye devam ettik... ha geldiler ha gelcekler derken nihayet 1 temmuzda vardılar. Tabi jetlag mağduru olarak 22 saat kadar kendilerine ulaşma şansımız olamadı ya neyse... buluşur buluşmaz soluğu Meyhanede aldık... Koredeyken az soju az maggolli devirmedik birlikte... borcumuzu ödeyelim:D
Rakı içmeyi pek sevmediler, bira yok mu yaww burda diye hemen bi yakındılar ama öyle adanaları urfaları nam nam miğdeye de indirdiler... Bir an ne hesap gelir ulenn diye düşünmedim değil, ama Allahtan yanınızda bir koreli bey varsa (bey dedim dikkat çekerim baya centilmenler) eliniz cebinize gitmiyor bile hiç... Ohh ne güzel:D
Rakıyı da şaraba katmaz mıyız dedik hemen aldık soluğu bir ertesi gün taksimde... Olaylar tam gaz devam bu arada... Köşe bucak kaçırdım tabi garibanlar gaza mağruz kalmasınlar diye...Neyse, bir güzel gecelere aktık gerçi ben biraz yaşlı kalıyorum artık taksim gecelerine ama onlar hayatlarından memnun...
Gariptir içerken hiç konuşmuyorlar... Korede de böyleymiş. Biz bir araya gelir sohbet ederiz yanında içki içeriz... Bu kardeşlerimiz içki içmek için bir araya geliyorlar ve önemli olmadıkça da muhabbet etmiyorlar içerken... Konsantre bir sarhoşluk onlarınki :D
Eeee tabi gün geçmiyor ki buluşup gezmeyelim ama bir an önce resmi işlemlerin başlaması lazım ev vs tutmaları lazım....Gittik ramyon falan aldık birlikte doymuyorlarmış bizim yemeklerle... Porsiyonlar az geliyo tabi... Onlarda bir yemek istiyorsun koca bir masa geliyor, İstanbul'daysa bir tabağa en iyi yerde 5 köfte düşüyor... Anam ne mutlu oldular yaaa:D sanırsın bir dolu sandık altın buldular ...ah annem bir durun daha neler yedircem size ben...
Turistlik gezilerimiz sultanahmet'te de devam ediyor tabi... Bir yandan Ramazan... Önce bir yeryüzü sofraları yaptık Gezi'de ordan da ver elini sultanahmet...Her yer 11de kapanır olmuş, nasıl bir turistlik yer anlamadım... Her şey çığırından çıkmış zaten...
Bu kankalar bana dediler ki böyle gezmek tozmak iyi güzel ama bizim resmi işlere bakmamız lazım. Seni de bununla meşgul etmek istemeyiz. Bizim Koreli tanıdıklarımız var yardımcı olacaklar vs. seni ararız sonra... Peki dedim, tabi biraz sinir de olmuştum... elimden oyuncağım alınmıştı, ama sonuçta biz 35 yaşında insanlarız başımıza ne gelebilir ki... kendimiz idare edebiliriz demişlerdi bir kere...
Ehhhh aradan 1 hafta geçmedi bir telefon, eda yetiş yandık bittik ev tutacaktık beceremedik, galiba dolandırılıyoruz... Hacım yaş kaçtı sizin demedim tabi,,, olur o kadar sonuçta burası İSTANBUL :D
Duruma müdahele ettik tabi hemen. Ev bulduk yeniden Mashattından... Çünkü onların staylasıymış bu. Asla taviz vermedi chon bey staylasından. Elimde terlik ensesine vurmamak için zor tutuyordum kendimi bir ara...
Öyle böyle derken evimizin şerefine hemen gittik ajummanın dükkana içmeye... Önceleri çok sıkılıyordum birşey yiyip içerken onlarla çünkü hiç bir şey ödetmiyorlardı... Sonra arsızlaştım ben de tabi, dünyaları yemiş içmiş olabilirim...
Temizlik sonrası Shin...
Bir tabağımız bile yok anlıyor musun???
Offf ne yorgunluk ya taşınmak... Sadece evrak işleri bile kabus ki, dünyanın en dallama ev sahibine sahip olabilirler bence... bir de eşya temizlik vs cabası... yemek yerken falan kafamızı kaldıramaz olmuştuk.
Kamyoncu abilerin de hastasıyım bu arada... Netler hayata karşı...
Bunlar da chon ve shin'in bana teşekkür mahiyetli hediyeleri... Edacım ayak numaran nedir ev için sana da terlik alcaz dediler... Ben tabi ne bileyim; yalnız terlikte bir numara küçük giyiyorum falan diye saçmalıyorum... neyse Allah'tan tam geldi :D hala her gören pek bir beğenir efenim zevkli çocuklar :D
*** Bunu çekmemizin nedeni bu maggollinin adı. wolee gibi bir okunuşu var ve bu bir kadın ismi. Maggollinin üretim yerinde yaşayan ve pirinçten böyle bir içki yapılacağını iddia eden kadının adını vermişler güya... Güya diyorum çünkü ne kadar doğru bir bilgi olduğu tartışılır... Neyse asıl mevzu şu, bu hatun kişi fazla sosyal ve iş bitirici olmakla birlikte bir yandan da fazla buyurtkanmış... Gözlerimde o kadını görmüşler... Neeee hiç hayatınızda bir prodüskiyon amiri görmediniz mi çok normal!!! O kadını da kendime asistan alcam arayın gelsin!!!
Bu da evi temizledikten sonraki kutlamamız. İki durup bir içiyorduk zaten... tüm yaz kafam kıyak gezdim resmen...
Dut gibi sarhoşum yaa... kim bilir neyi kutluyorduk ki...
İkea' daki tüm yatakların üzerine atlandı... Her biri en zor şartlara maruz bırakıldı tarafımdan...
Eşyalarımızı da aldık ve tabi ki bunu da kutladık... içerek...
Bunu da bana chon gönderdi... Çocukluğum olabilirmiş ya da çocuğum... Aksi mümkün değil ki zaten...
Tabi yine bir gezmeler tozmalar... Ve içmeler... Oturma iznini aldığımız gün...
Banka hesabı açtırmış olmanın verdiği eşsiz gurur. Bizim için 5 dklık olaylar yabancı oldukları için o kadar zor ve zahmetliydi ki... gel de kutlama... Ayrıca ben bu kadar yiyip içerek nasıl kilo vermişim o da ilginç.
Hep ben mi yardım edicem. Bir çekimde Korecanlara ihtiyacım oldu... Koştu geldiler hemen... Senaryo çalışmalarına bak yaaa :D Kullanmadık o ayrı... Kimsenin gözünün yaşına bakmayız bazen...
Her gün 10 kelime çalıştık.
Özellikle bu ramyon'u aramıştık. Sebebi de belli Shin's cup:D
Velhasıl tüm yaz boyunca yine kore içerikli bir zaman geçirdim diyebilirim. En son zaten yeter lan benim bir işim bir hayatım var. Bir müddet görüşmeyelim dedim zira kazık kadar adamlar bana omma/ anne demeye başlamıştı...
Ayy dur son bir annelik görevimi de yapayım... Kızlar eli yüzü düzgün, hali vakti yerinde, eli ekmek tutan (zenginler lan) iki koreli oğlum var. Shin 37 yaşında ve galiba 1.85 boyunda, Chon da 35 yaşında 1,75 vardır, öyle kısa falan değil haaa... Bu gencecik ? evlatlarıma hayırlı bir kısmet arıyorum, duyurulur... Hadi beni Esra Erol'a muhtaç etmeyin canlarım...